Yerkabuğu; tektonizma, orojenez, erozyon, taşınma gibi olaylarla devamlı değişmektedir. Dolayısıyla, bir zamanlar derin ortamda oluşmuş olan mineraller başka bir zamanda kendilerini yeryüzüne yakın bir ortamda bulabilirler. Bu yeni ortamın (ikincil) Şartları, eski ortamın (birincil) şartlarından çok farklıdır. Özellikle basınç ve sıcaklık azalmış olup ortamda bol miktarda su, oksijen, karbondioksit bulunmaktadır. Minerallerde canlılar gibi, değişken bir ortamdan etkilenebilmekte ve varlıklarını uzun süre devam ettiremeyerek değiĢmekte ve bozunmaktadırlar.
Sonuçta, eski minerallerin bazı elementleri çözelti haline geçerken, bir kısım elementleri de yeni ortamın şartlarına daha uygun ikincil kuşak mineralleri meydana getirmektedirler. Bozunma tahrip edici bir olaydır; düzenli ve masif kayaçlar bozunarak, parçalanarak kırıntılı hale; iri taneli kristaller ufak taneli yeni kristallere dönüşürler. Bütün bu değiĢikliklerin nedeni mineraller ile ortam arasında yeni bir termodinamik dengenin kurulabilmesi içindir. Kayaçların indeks ve mühendislik özelliklerini belirleyen en önemli faktörlerden biri ayrışmadır.
Ayrışma, kayaçların oluĢumundan sonra onların özelliklerini havanın ve suyun etkisiyle değiimesine sebep olan en önemli işlevlerden birisi olup, onların bünyesindeki minerallerin kimyasal yapısının değiimesine, ikincil minerallerin oluimasına, porozite ve boiluk oranının artmasına ve de dayanımlarının azalmasına neden olmaktadır (Beavis, 1985)
Ayrışma fiziksel, kimyasal ve biyolojik olabilmektedir. Ayrıca önceden magmatik suların etkisiyle alterasyona uğramış kayaçlar daha sonra ayrışma işlevlerinin etkisinde kalabilirler. Ayrışma sonucunda kayaç oluşturan mineraller kil mineralleri gibi ikincil minerallere dönüştürülürler. Kil mineralleri ise çoğu kez mühendislik çalışmalarında sorun yaratırlar.
Ayrışmanın derecesi, ilk aşamada kayalarda meydana gelen renk değişimleri ile belirgin olur. Bu renk değişikliklerinin oranı, ayrışma derecesiyle artış göstermektedir. Ayrışma derecesinin artmasıyla kayacın rengine ilaveten doku ve yapısında da değişimler meydana gelmektedir (Ġrfan ve Dearmen, 1978).