Türkiye genelinde çalışması sürdürülen koruma projesi kapsamında 8 ova “tarımsal sit alanı” ilan edilerek koruma altına alındı. Böylelikle tarım haricinde hiçbir çalışma ve projede kullanılamayacak. Resmi Gazete ile yayınlanarak yürürlüğe giren 8 ova artık tarımsal sit alanı statüsüne sokularak toprak kaybının önüne geçilmesi hedeflenmiş oluyor.
Resmi Gazete’de yayınlanan yürürlükte bahsi geçen 8 ova şu şekilde;
- Korkuteli’ndeki Bozava ve Söğüt ovaları,
- Kumluca ovası,
- Manavgat Ovası,
- Demre Ovası,
- Serik Ovası,
- Kaş’taki Kınık Ovası
- Elmalı’daki Zümrütova
Yürürlüğe giren bu ovalar tarım bakımından potansiyeli yüksek olduğu için, amacı dışında kullanılmaması ve erozyan, kirlenme gibi toprak kaybı yaşanmaması adına tehlikelerden korumak için tarım dışı kullanılmasının önüne geçilmiş oldu.
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu olarak bilinen 5403 sayılı kanun kapsamında yapılan çalışmalarda, günümüz zamanına kadar Türkiye’nin bir çok il ve ilçelerinde koruma altına alınmış ovalar bulunmaktadır. Bu ovalar bahsi geçen kanuna göre “Büyük Ova Koruma Alanı” olarak Resmi Gazete’de yürürlüğe girmişti. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı’nın kararıyla 205 ovanın yanına Antalya’daki 8 ova ve diğer bölgelerde de 7 ova olmak üzere 15 ova daha dahil edildi. Böylece koruma altına alınan “tarımsal sit alanı” sayısı 220’ye çıktı.
Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Keleş, yaptığı açıklamada tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilirliğini ve verimli alanların yapılaşmaya açık hale gelmemesi için yapılan bu adımın çok değerli olduğunu söyledi. Ali Keleş basına yaptığı açıklamada yer verdiği demeçte, “Bu alanlar koruma altında olmadığında tarımsal özelliklerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya oluyordu. Nitelikli toprak özelliğine sahip ovaların ‘tarımsal sit’ statüsüyle koruma altına alınması çok sevindirici bir gelişme. Ancak belirlenen ovaların yapılaşmaya maruz kalmaması için korumanın kağıt üzerinde kalmaması gerekiyor” uyarı yaparak altını çizdi.
Bu açıklamasından dolayı Sayın Ali Keleş’i tebrik ederek, göstermiş olduğu duyarlılığından dolayı kendi adıma teşekkür ediyorum. Çünkü Türkiye’de son zamanlarda bilindiği üzere, çok hızlı bir şekilde sit alanları olarak belgelenen bölgelerin, zaman içerisinde imara açıldığını hepimiz biliyoruz. İmara açılan bölgeler yapılaşmaya gidilerek verimli toprakların kaybına sebep olmaktadır. Gün geçtikçe betonlaşan alanlar ilerleyen zamanda toprak kaybını arttırdığı gibi çeşitli doğa tahribatlarına ve tehlikelere sebep olmaktadır. Bu konu üzerine daha fazla gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sit alanı olarak kabul edilen bölgelerin imara açılmaması için her türlü çaba gösterilmeli ve takip edilmelidir.