Blok çakıl ve kum boyu kırıntı kapsayan çamurtaşından oluşur. Bileşenlerinin oranı bir moloz akmasından diğerine çok değişir. Bir akma m’lerce kalınlığa sahip olabilir. Boylanmaları çok kötüdür. Derin denizlere ait moloz akmaları kuzey apeninlerdeki Kretase –Tersiyer yaşlı filiş içinde bol bulunur. Bunlara olistostrom adı verilmiştir. Ayrıca çakıllı çamurtaşı ve wild flysch (vahşi filiş) olarak adlandırılan çökellerde aslında moloz akmalarıdır. Olistostromlada slumplar gibi en çok kıta yamacı üzerinde gözlenirler.
Slumpların ve olistostromların oluşumu şöyledir:
Şekilde de görüldüğü gibi slumpı oluşturan çökeller havzada çökelmekte olan çökellerin aynısıdır. Yani depolanmakta olanın bir bölümünün bir miktar kayması sonucu oluşurlar. Olistostromlarda ise havza dışındaki kayalarında kayması söz konusudur.
Olistostromlar içerisindeki yabancı bloklara olistolit denir. Bu blokların boyutu bazan çok iri (çapları birkaç km ) olabilir. Böyle çok iri bloklara mega-olistolit adı verilir.
Türbiditler: Bunlar türbidit akıntıları ile depolanan çökellerdir. Türbidit akıntılar, kıta yamacı üzerinde ve dolayısıyla su altında gelişen yoğunluğu ve hızı yüksek türbilanslı akıntılardır. Bunlara bulanık akıntılarda denir. Kıyıya dik akarlar. Yoğunlukları 1,5-2. arasındadır. Bu akıntılar derin denizlerden başka göllerde, delta ve şelflerde de gözlenmiştir. Akan madde su + kırıntıdır. Akma gravite etkisiyledir. İlk akma hareketinin meydana gelişi bir deprem nedeni ile veya bir tusunami ya da deniz içi volkanizma faaliyeti ile olabilir. Bir türbiditin iç yapısı 1962 yılında BOUMA tarafından ayrıntılı olarak açıklığa kavuşturulmuştur. Bouma’nın bir türbidit için elde ettiği kesite Bouma sekansı adı verilmiştir.
Kumlu seviyelerde akıntılarla taşınmış ve genellikle sığ deniz fosillerine, üstteki şeyller içinde ise yerinde pelajik fosillere (otokton fosil) rastlanır. Bir çok türbiditin üst üste birikmesi sonucu monoton bir kumtaşı şeyl ardalanması meydana gelebilir.
Kumtaşı-şeyl ardalanması (filiş)
Denizaltında bir yanda pelajik sedimantasyon devam ederken, yani şeyl çökelirken; birbirini izleyen türbiditik akıntılar aracılığı ile türbiditler depolanır. Bunların tümü denizaltında denizaltı yelpazelerini oluştururlar.
Türbiditler başlıca, proksimal ve distal olmak üzere iki gruba ayrılır. Proksimal, yakınsak, distal ıraksak türbiditlerdir.
Proksimal türbiditler:
-Kumtaşı tabakaları kalın ve çoğunlukla Türbidit akıntılarla (TA) başlar.
-Tabakalar çok düzgün değildir.
-Kum taneleri iridir.
-Kum / Şeyl oranı yüksektir.
Distal türbiditler:
-Kumtaşı tabakaları ince ve çoğunlukla TB ve TC ile başlar
-Tabakalar düzgündür.
-Kum taneleri incedir.
-Kum / Şeyl oranı düşüktür.
Türbiditik kumtaşlarının tabanında kaval yapıları, oluk izleri, yük kalıpları ve canlı izlerine çok rastlanır. Ayrıca tabaka içi yapısı olarak daha öncede görüldüğü gibi dereceli tabakalanmalara, parelel ve konvolüt laminalanmalara rastlanır.
Türbiditler genellikle kötü boylanmalıdır. Bu kumtaşları içinde genellikle bir miktar kil bulunur. Bu nedenle de gözeneklilik ve geçirimlilikleri (porozite ve permeabilite) düşüktür. Büyük ölçekli çapraz tabakalanma, dalga ripple’ları, çok iyi boylanmış kumtaşı ve yağmur izleri yoktur.
Türbiditler genellikle kumludur. Eğer kaynak kaya yani kırıntı veren kaya karbonatlardan oluşuyorsa, kumlu türbiditler yerine kireçtaşı türbiditleri (Türbiditik kireçtaşları) meydana gelir. Bunlara kalsi türbiditler veya allotopik kireçtaşları ya da kireçtaşı türbiditleri adı verilir. Allotopik kireçtaşlarında bant ya da mercek şekilli kireçtaşı seviyelerinin alt dokanakları keskindir. Bu yüzeyde türbiditlere özgü kaval yapısı, oluk izi gibi sedimanter yapılara rastlanabilir. Kalsitürbiditlerdeki kireçtaşı kırıntılarının çoğunluğu şelf kenarındaki resiflerden türemiştir. Genel anlamda türbiditlerin gözenek ve geçirimlilikleri düşüktür. Buna rağmen türbiditler içerisinde petrol ve doğal gaz bulunabilmektedir.
Kaynak: Sedimantoloji, Yardımcı Doçent Mustafa BOZCU