Volkanik kayaçlar içinde bulunan iki ana yatak tipi vardır. Bunlar ; vesiküler dolgu yatakları ve volkanik eşlenikli masif sülfid yataklarıdır. Birinci tip yatak çok önemli değildir fakat ikinci tip çok yaygındır ve çoğunlukla altın ve gümüşü yan ürün olarak içeren önemli baz metal üreticisi olan tiptir.
Birinci tip otobreşleşme ile geçirgenliğin artabileceği bazik lav akıntılarının geçirgen vesiküler en üst kısımları içinde oluşur. Cevherleşme normal olarak nabit bakır şeklindedir. En iyi örnek Kuzey Michigan Keweenaw Yarımadası’nın Geç Prekambriyen bazaltları içinde oluşur. Bu yatakta 6 ana üretim seviyesi vardır. Bunlardan 5’i lav akıntılarının üstündedir ve bir tanesi de konglomera içindedir. Cevher kütlelerinin ortalama kalınlığı 4 metredir ve tenörü %0.8 Cu’dur. Ara sıra masif bakır diye adlandırılan damarlar bulunmuştur. Bunlardan birinin kütlesi 500 ton’dur.
Volkanik eşlenikli masif sülfid yatakları demir sülfidlerinin %90’ından fazlasını genellikle pirit olarak içerir. Bazı yataklarda ise pirotin de gelişmiştir. Bunlar genellikle volkanik birimler veya volkanik ile sedimanter yüzeyler arasında stratiform kütleler, mercekler ile bant benzeridirler. Bu yataklar üç sınıfa ayrılabilir :
a) Zn-Pb-Cu yatakları
b) Zn-Cu yatakları
c) Cu yatakları
En önemli ana kayaç riyolittir ve bu tip kayaçlara yalnızca Pb içeren cevherler eşlik eder. Cu sınıfı genellikle fakat değişebilir şekilde, mafik volkanik kayaçlara eşlik edilir. Masif sülfid yatakları, yaygın biçimde, gruplar halinde ve dizi(suksesyon) içinde bir seviye veya belli sayıdaki seviyeleri olan bir sahada oluşur. Bu seviyeler, volkanik kayaçların bileşimlerindeki değişiklikleri içerir. Bu değişiklikler volkanizmadan sedimantasyona veya basitçe volkanizmada bir aralıktan oluşabilir.
Volkanoklastik kayaçlarla yakın bir ilişki vardır ve pek çok cevher kütlesi riyolit domlarının patlama ürünlerinin üzerinde yeralırlar. Bu tür yatakların altında genellikle cevher tenörüne ulaşabilen stokvorkler yeralır. Stokvorklü alan, üstlerinde yeralan masif sülfit yataklarını oluşturacak olan, mineralizasyonu sağlayan sıvıların geçmesine olanak veren besleyici kanallar gibi gözükürler.