Filiş Nasıl Tanınır?

Feliş serisinin fotoğraftaki görünümü
 - 
Arabic
 - 
ar
Azerbaijani
 - 
az
Bengali
 - 
bn
Dutch
 - 
nl
English
 - 
en
French
 - 
fr
German
 - 
de
Indonesian
 - 
id
Kyrgyz
 - 
ky
Latin
 - 
la
Portuguese
 - 
pt
Russian
 - 
ru
Spanish
 - 
es
Tajik
 - 
tg
Turkish
 - 
tr
Uzbek
 - 
uz

İlk kez Studer (1827) tarafından kullanılmış olan bu terim, Alp jeosenklinaline ait Mesozoyik yaşlı kalın kumtaşı şeyl ardalanması şeklindeki çökellere verilmiş bir addır. Günümüzde filiş terimi türbiditik akıntılarla oluşmuş olan ve her devirde oluşabilen, kalın kumtaşı, şeyl, kiltaşı, marn ardalanmasından oluşan çökel istifler için kullanılmaktadır. Filiş terimi bir fasiyesi ifade eder ve bir ortamı karakterize eden çökel istifin adıdır. Filiş kalın ve denizel bir sedimandır.

 

Filişin karakteristik özellikleri şunlardır:

  1. Filiş, şely, çamurtaşı, kiltaşı ve marn gibi ince taneli sedimanlar ile kumtaşı gibi daha iri taneli sedimanların ardalanması şeklindedir.
  2. Kumtaşları genellikle kötü boylanmalıdır ve bu kumtaşlarının içinde önemli oranda kil boyu kırıntılar bulunur.
  3. Zaman ve mekan içinde yani yanal ve düşey olarak bir filişin içindeki şeyl ya da kumtaşı oranı değişebilir. Bazı yerlerde kumtaşı ile şeyl eşit miktardadır. Bu tür filişlere normal filiş denir. Bazı yerlerde şeyl kumtaşlarından daha fazladır. Bu tür filişlere de şeylli filiş denir. Eğer kumtaşı miktarı diğer litolojilerden daha baskın ise bu tür filişlere de kumlu filiş denmektedir.
  4. Filişlerde kumtaşı bantlarının alt sınırları şeyllerle keskin dokanaklıdır. Üst sınırları ise şeyllerle tedrici geçişlidir. Yani alttan üste doğru kumtaşlarından şeyllere geçilirken dokanak tedrici, şeyllerden kumtaşlarına geçilirken tabaka yüzeyi keskindir.

  1. Filişin kumtaşları çoğu zaman dereceli tabakalanmalıdır. Çok ince taneli olan kumtaşlarında parelel laminalanma, konvolüt laminalanma ve akıntı ripple’ları görülebilir.
  2. Kumtaşı tabakaları genellikle yanal yönde süreklidirler. Herhangi bir kumtaşı tabakasını yüzlerce metre izlemek mümkündür.
  3. Akıntı yönlerinde (kaval yapısı) bir yerden diğer bir yere sık sık önemli değişiklikler görülmez. Yani akıntılar oldukça geniş bir alan içinde hep aynı yöndedir.
  4. Filiş içinde slum, çakıllı kumtaşı, çakıllı çamurtaşlarına sık rastlanır. Bazı filişler içinde çok büyük boyutlu ekzotik (yabancı) bloklar bulunabilir.
  5. iliş içinde genellikle az fosil bulunur. Şeyl tabakalarının üst kesiminde mikro fosil bulunabilir. Buradaki fosiller genellikle pelajiktir. Kumtaşları içinde ise römaniye (taşınmış) fosiller bulunur. Filiş içinde yerli sığ deniz fosili bulunmaz. Ayrıca biyostrom ve biyoherm de yoktur.
  6. Filiş içinde büyük ölçekli çapraz tabakalanma gözlenmez.
  7. Kuruma çatlağı, kuş ayak izleri gibi atmosfere çıkışı gösteren sedimanter yapılar yoktur.
  8. Filiş yanal ve düşey yönde filiş özellikleri taşımayan başka çökellere geçebilir.
  9. Filiş fasiyesindeki bir birim daha yaşlı bir birim üzerine hiçbir zaman transgressif olarak gelmez. Transgressyon yüzeyi ile gerçek filiş arasında filiş fasiyesinde olmayan başka bir birim yer alır.
filiş
Feliş serisinin fotoğraftaki görünümü

 

Tektonik açıdan filiş paroksizmadan hemen önce çökelen bir sedimandır. Filişin karşıtı ise molastır. Molas paroksizmadan sonra veya paroksizma sırasında depolanan bir sedimandır. Molasta kaba kırıntılılar hakimdir.

  1. Abisal ortam ve pelajik çökeller: Karadan kırıntılı almayan derin denizel ortamlara abisal ortamlar, bu ortamlarda depolanmış çökellere de pelajik çökeller denir.

Abisal ortam, genellikle 2000 m den daha derin olan ve kıta yokuşunun bittiği yerden başlayıp, derinlikleri 10.000 lerce metreyi bulan derin deniz çukurluklarını kapsar. Bu ortama ışık girmez, ısı 50C den düşüktür. Denizel bitki yoktur. Tabanda yaşayan organizmalar besinlerini dibe çöken yüzen organizma kalıntılarından (planktonlardan) sağlarlar.

Bu ortamın en önemli özelliklerini, fiziksel ve biyolojik şartların homojen oluşu, çökelen tortul çeşidinin azlığı ve sedimantasyonun çok yavaş olması (1000 yılda 2-35 mm. kadar), oluşan sedimanların geniş sahalara yayılması olarak sıralayabiliriz.

Bu ortamın belli-başlı çökellerini Diyatoma ve radyolarya iskeletlerinden oluşan çört, globigerinli killi kireçtaşları gibi pelajik kayaçlar oluşturur. Manganez yumruları, kırmızı killer ve kırmızı renkli yumrulu kireçtaşları da bu ortamda oluşur. Pelajik çökellerin tane boyu çok küçük, çapraz tabakalanma ve benzeri yapılar yoktur. Sığ deniz ve karasal fosil kapsamazlar. Depolandıkları ortamın enerjisi düşüktür. Bu çökeller genellikle spilit, plow lawa (yastık yapılı deniz altı lavları) ve serpantinitlerle birlikte bulunurlar. Türkiye’de kenet kuşakları ya da sütur kuşakları olarak bilinen oldukça geniş bir alanda bu çökellerden bulunmaktadır.

Kaynak: Sedimantoloji, Yardımcı Doçent Mustafa BOZCU

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bu konuda sorun yaşamadığınızı varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul et İlgili Konular